DÜNYA BANKASI RAPORUNDA TÜRKİYE
Mustafa Durmuş
12 Ocak 2018
Dünya Bankası’nın yeni yılda ilk raporu,
“Küresel Ekonomik Beklenti Raporu (1) yayımlandı.
Bu rapor daha önce bu köşede özetlemiş
olduğum IMF, OECD ve BM’nin “dünya ekonomisinin toparlandığı” yönündeki
bulguları ile örtüşmüyor.
Çünkü bu raporda 2017 yılının küresel
çapta yüzde 3 oranında büyümüş olmasına rağmen, 2020 yılına kadar bu büyüme
hızının (tahminlerin aksine) artmayacağı, azalacağı ileri sürülüyor.
Bunda finansal alandaki sorunların (yüksek
özel ve kamu sektörü borç stokları ve finansal kırılganlıklar), artan
korumacılığın ve artan jeopolitik risklerin etkili olacağının altı çiziliyor.
Raporda Türkiye:
Raporda bölgesel büyüme tahminleri de
yer alıyor. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere Türkiye’ye ilişkin beklenti
son derece çarpıcı.
Zira 2017 büyüme hızının yüzde 6,7
olması beklenirken, 2018 yılının büyüme hızının bunun neredeyse yarısına
düşerek yüzde 3,5 olacağı tahmin ediliyor. Bu beklenti Hükümetin beklentisi
olan yüzde 5,5’un çok altında.
Kurum, 2017 yılında göreli yüksek
büyümenin özel sektöre KGF kredileri başta olmak üzere sunulan kredi teşvikleri
ve vergi teşviklerinin iç talebi artırması ve düşük değerli liranın ihracatı
artırmasıyla sağlandığını, ancak 2018 yılından itibaren bu etkinin ortadan
kalkacağını ve bu hızın sert bir şekilde düşeceğini ileri sürüyor (s.93-95).
Sadece ekonomik gelişmeler üzerinden
okunduğunda büyüme hızının (tek başına hiçbir anlamı olmayan) yüzde 4’ün altına
düşmesi beklenir. Ancak siyasal iktidarın daha yüksek bir ekonomik büyümeye
ihtiyacı olduğu çok açık.
Daha gerçekçi bir bakış ile, bu yıl bir
baskın seçimin yapılma ihtimalinin oldukça yüksek olması (AKP-MHP-BBP ittifakı
bunu gösteriyor), buna dönük hazırlıklar, söylemler, Bütçeye, Hazineye, KGF’ye,
Merkez Bankası’na yüklenileceğini, yani geçen yılki uygulamaların (iktisadi
faturası ne olursa olsun, enflasyon vb) sürdürüleceği anlaşılıyor.
Nitekim geçen yıl uygulanan “işverene
100 liralık sigorta primi desteği”nin yeniden yürürlüğe sokulması, niteliksiz,
geçici, çırak-stajyer istihdamı biçiminde de olsa istihdamda hedefin
büyütülerek (2 milyon kişiye iş bulunacak), bunların brüt ücretlerinin bir
bölümünün Hazine’ye ödettirilecek olması, kadroya alınan taşeron işçilerin
işverene olan maliyetinin karşılanacağının sözünün verilmesi ve bugün Maliye
Bakanı’nın, Başbakan’ın yakında esnaf ve KOBİ’lere dönük yeni teşvikleri
açıklayacağını bildirmesi bu savımızı doğruluyor.
Şu ana kadar büyük bir kısmı Meclis
gündemine getirilmeden hayata geçirilen bu düzenlemeler OHAL Rejimi altında
çıkartılan KHK’larla yapılabildi. Bu da iktidar cephesinden bu olağanüstü
rejimin rasyonalitesini ortaya koyuyor.
Kısaca bundan böyle
yeni KHK’lar (ağırlıklı olarak) yeni ekonomik düzenlemeleri, kararları teşvik
ve sermaye sübvansiyonlarını, yeni ihale biçimlerini kapsayacak gibi gözüküyor.
Bu da OHAL’in ekonomik alt yapısını giderek açığa çıkartıyor.
....
(1) World Bank Group, Global Economic Prospects, Ocak 2018.
....
(1) World Bank Group, Global Economic Prospects, Ocak 2018.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder