ÜLKER, KOÇ DIŞARI, EBRD İÇERİ…
Mustafa Durmuş
19 Ocak 2018
Ülker Grubunun bir süredir yatırımlarını
başta İngiltere olmak üzere dışarı kaydırdığı bilinirken, KOÇ Grubu da onursal
başkanlarının ağzından artık Türkiye’den ziyade yurt dışında yatırım yapacaklarını
(1) açıkladı.
Bu gelişmeleri OHAL koşullarında
yatırımcının ekonomiye olan “güven duygusunu yitirmesiyle” ya da “bir gün el
konulma biçimindeki gelecek kaygısıyla” açıklayabilirsiniz.
Diğer yandan Dünya Bankası kadar
popülerliği olmasa da, EBRD adlı bir kuruluşun Türkiye’ye dönük ilgisinin de
arttığı görülüyor.
EBRD: Geçen yıl yerli sermayenin en büyük yabancı yatırımcı ortağı
EBRD, Türkiye’deki yatırımların en büyük
yabancı ortağı konumundaki bir Avrupa kalkınma bankası. Açılımı: Avrupa İmar ve
Kalkınma Bankası. Bu bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Sir Suma Chakrabarti ve
Murahhas Azası Arvird Tuerkner eşliğinde bir heyet dün, ülkedeki yatırımlarla
ilgili olarak hem Hazine Müsteşarlığı ile hem de aralarında TÜSİAD, Koç,
Sabancı ve T. İş Bankası yetkililerinin de bulunduğu bir grup özel sektör
temsilcisi ile görüşmek üzere Türkiye’ye geldi (2).
Bankanın Türkiye’ye olan (özellikle de
son dönemdeki) ilgisi oldukça yüksek. Öyle ki 2009 yılından bu yana ülkede 10
milyar avroluk yatırım yapmış. Bu yatırımların yüzde 97’si özel sektör
firmalarıyla ortaklık biçiminde yapılmış (3).
Yatırım yapılan projelerin çok büyük bir
kısmının enerji ve ulaştırma (örneğin İstanbul Metrosu Projesi) gibi alt yapı
projeleri olması dikkat çekici. Ayrıca Bankanın şehir hastaneleri, medikal
sektör ve sermaye piyasasına da yatırımları var.
Türkiye’nin geçen yılın durgun geçen
yatırım iklimindeki en büyük yatırım ortağı da bu banka olmuş. Çünkü 51 projeye
yatırım yaparak 1,6 milyar avro sağlamış (4).
İlginçtir ki Ülker ve Koç gibi ülkenin
en büyük grupları yeni yatırımlarını ülke dışına kaydırırken, bu banka hem
ülkenin son derece kârlı ve gelecek vadeden enerji ve alt yapı hem de sermaye
yoğun ve kârlılık oranı çok yüksek olan sağlık hizmetine yatırım yapıyor. Bunu
yaparken de OHAL, demokrasi gibi konulara takılmıyor.
Yabancı yatırımcı yüksek ve sürdürülebilir kâr varsa geliyor
Bu yatırımlar yabancı yatırımcılar açısından son derece akılcı yatırımlar. Zira ülkede yüksek büyüme hedeflerini önüne koymuş bir siyasal ve ekonomik irade mevcut ve bu konuda her türlü sosyal maliyete (iş kazaları ve ekolojik tahribat gibi) rağmen ısrar ediyor.
Bu yatırımlar yabancı yatırımcılar açısından son derece akılcı yatırımlar. Zira ülkede yüksek büyüme hedeflerini önüne koymuş bir siyasal ve ekonomik irade mevcut ve bu konuda her türlü sosyal maliyete (iş kazaları ve ekolojik tahribat gibi) rağmen ısrar ediyor.
Diğer taraftan böyle bir yüksek
büyümenin ancak yeterli miktarda ve kesintiye uğramaması gereken bir enerji ile
gerçekleştirilebileceği de çok açık. İşte sorun tam da burada kendini
gösteriyor. Çünkü böyle bir büyüme için gerekli olan enerjinin şu anda sadece
yüzde 26’sı yerli olarak sağlanabiliyor (5).
Ülkenin kullandığı temel enerji biçimi
olan petrol ve doğal gazın yüzde 90’ını dışarıdan ithalat yoluyla sağlanıyor ki
bu durum kronik cari açık sorununu daha da kötüleştirirken, zaman zaman
tıkanmalara ve sermaye birikimi kesintisine de neden oluyor. Bu yüzden sistem
bu sorunu aşmak için her yolu deniyor.
Yayılmacı politikalar “yapılabilir” değil
Yeni petrol kaynaklarına ulaşmak Orta
Doğu’nun sert jeopolitik ikliminde mümkün görünmüyor. Bu yöndeki askeri dâhil
tüm girişimler bölgedeki ulusal hareketlerin direnci ve yine bölgedeki faal
küresel güçlerin tepkisi nedeniyle son derece riskli bir hale gelince geriye
asıl olarak içerde yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını
(HES’ler, RES’ler ve jeo termal enerji kaynakları gibi) geliştirmek kalıyor.
Bu nedenle de ülkedeki hâkim iktidar
bloku bir süredir enerji ve alt yapı politikalarını bu ihtiyaca bağlı olarak
yürütüyor. Bu modelde aktör olarak yer alan şirketler ise daha çok siyasal
iktidara yakın şirketler arasından seçilince, bu pastadan Koç gibi şirketlere
pek pay kalmadığından bu şirketler yeni kârlarını dışarıda yatırım yaparak
yaratma yolunu seçiyorlar.
Cazip “Kamu-Özel Ortaklığı Projeleri / KÖO'ler”:
Sözü edilen bu milyarlarca dolarlık
yatırım için eldeki yerli tasarruflar yeterli olmadığından, yabancı kaynağa
ihtiyaç duyuluyor, bu noktada da EBRD gibi yatırım ortağı finansörler, fonlayıcılar
ya da yatırımcılar devreye giriveriyor. Ayrıca bu projeler son derece cazip
zira “Kamu - Özel Ortaklığı ya da İşbirliği Modeliyle” yapılıyorlar. Bu model
altında yüksek kârlar elde ederken, Hazine garantileriyle ve doğrudan ve
koşullu yükümlülüklerle korunuyorlar.
Diğer taraftan bu projelerle ilgili
olarak; ölçeklerinin optimal büyüklüğün çok üzerinde olması, maliyetlerinin
normal kamusal finansman maliyetinden çok yüksek olması, dışarıya olan
borçlanmayı artırması, yüksek faiz oranlarından borçlanılması, “kazan-kazan”
biçiminde sunulsalar da, kazananın sadece yerli/yabancı sermaye kuruluşları
olduğu, “doğrudan ve koşullu yükümlülükler” adı verilen ve bütçelerde
gösterilmeyerek gizlenen riskler nedeniyle ortaya çıkan zararın ilerde kamuya
yıkılması gibi nedenlerle, kaybedenin halk olduğu bu köşede yeterince yazıldı.
Bir kez daha hatırlatalım. Bu model ile
yapılmakta olan sadece 4 büyük alt yapı projesi ve 20 şehir hastanesi için bu
doğrudan ve koşullu yükümlülükler gereği önümüzdeki 25 yıl boyunca bunu yapan
şirketlere, kamu bütçesinden toplamda 79,5 milyar avro ödenecek (6). Bu
ödemeler bizden alınacak vergilerle yapılacak.
Şehir Hastanelerinin yatırım ortağı
EBRD sadece enerji, ulaştırma alt yapı
projelerine değil, sağlık sektörüne, şehir hastanelerine de yatırım yapıyor.
Örneğin 2015 yılından beri 9 büyük şehir hastanesine (14,000 yatak) finansman
sağladığı gibi, Bilkent Şehir Hastanesi için tasarım, inşaat, ekipman ve bakım
adı altında 494,5 milyar avroluk bir de kredi vermiş (7).
Model İngiltere’de iflas etti!
Buna karşılık kamu-özel ortaklığı ya da
işbirliği modelinin Avrupa’da çöktüğü ileri sürülüyor. İngilizlerin yıllar önce
bu modelin yürütülmesi için oluşturdukları Carillion adlı şirket (bu bizde
sağlık alanında oluşturulan ve son derece tartışmalara konu olan Kamu Hastane
Birlikleri’ne benziyor) bu Pazartesi günü iflas etti.
Dün İngilizlerin The Guardian
Gazetesi’nde yer alan bir habere göre (8), İngiliz Ulusal Denetim Bürosu bu
projelerle ilgili bir rapor yayımladı. Bu raporda 716 KÖO Projesinin kamu
açısından finansal bir fayda sağlamadığı, tersine bu yöntemle sağlanan proje
finansmanının normal kamusal finansmandan yüzde 40 daha maliyetli olduğu ileri
sürüldü. Dahası rapora göre, tıpkı bizde olduğu gibi, İngiliz vergi mükellefleri
önümüzdeki 25 yıl boyunca bu projeler için özel sektöre toplamda 200 milyar
pound ödeyecekler.
Bu nedenle de bu projelerin durdurulması
ve Carillon firması üst yöneticilerine ödenen milyonlarca poundluk primlerin
geri alınması gündemde. Diğer yandan sadece birkaç en büyük KÖO projesinin
kamulaştırması bile en az 2 milyar pounda mal olacak.
İşte bu nedenle de KÖO
projeleri sonucunda doğan borçların meşru olmadığı ve bunların reddedilmesi
gerektiğini ileri sürülüyor (9). Ve böyle bir reddiye halk nezdinde karşılık
bularak mevcut iktidarı daha da zayıflatırken, muhalefetin daha da güçlenmesini
sağlıyor.
……………..
(1) http://www.haberturk.com/…/1801158-rahmi-koc-turkiyede-kafi….
(2) http://www.ebrd.com/…/2…/ebrd-pres_dent-to-v_s_t-turkey.html.
(3) http://www.ebrd.com/news/2018/ebrd-pres
(4) http://www.ebrd.com/news/2018/ebrd-
(5) http://www.ebrd.com/news/2018/ebrd-welcomes-turkeys-nat
(6) http://uemek.blogspot.com.tr/…/kamu-ozel-isbirligi-koi.html .
(7) http://www.ebrd.com/news/2017/ebrd-f
(8) https://www.theguardian.com/…/taxpayers-to-foot-200bn-bill-…
(9) George Monbiot, “The bill for PFI contracts is an outrage. Let us refuse to pay this odious debt”, https://www.theguardian.com/…/pfi-private-finance-refuse-de…, 22 Kasım 2010.
……………..
(1) http://www.haberturk.com/…/1801158-rahmi-koc-turkiyede-kafi….
(2) http://www.ebrd.com/…/2…/ebrd-pres_dent-to-v_s_t-turkey.html.
(3) http://www.ebrd.com/news/2018/ebrd-pres
(4) http://www.ebrd.com/news/2018/ebrd-
(5) http://www.ebrd.com/news/2018/ebrd-welcomes-turkeys-nat
(6) http://uemek.blogspot.com.tr/…/kamu-ozel-isbirligi-koi.html .
(7) http://www.ebrd.com/news/2017/ebrd-f
(8) https://www.theguardian.com/…/taxpayers-to-foot-200bn-bill-…
(9) George Monbiot, “The bill for PFI contracts is an outrage. Let us refuse to pay this odious debt”, https://www.theguardian.com/…/pfi-private-finance-refuse-de…, 22 Kasım 2010.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder