İNGİLTERE SEÇİMLERİ: “BASKIN HER ZAMAN
BASANIN OLMAZ”
Mustafa Durmuş
10 Haziran 2017
İngiltere
Başbakanı ve Muhafazakâr Parti’nin (Tory) lideri T. May baskın bir seçimle hem
iktidarını sağlamlaştırmayı, hem de ciddi bir tehdit gördüğü İşçi Partisi’nin
(LP) yeni liderliğini (Corbyn) bertaraf etmeyi planlamıştı ama seçim elinde
patladı. Üç gün önce yapılan baskın seçim Muhafazakâr Parti açısından bir
felaketle sonuçlandı çünkü tek başına iktidar olma imkânını da yitirdi.
Bu
seçimlerin kazananı kuşkusuz 2015 genel seçimlerine göre oyunu yüzde 9,5
oranında artırarak yüzde 40 oy alıp 262 milletvekili çıkartan ( 32 mv
artış) İşçi Partisi oldu. Muhafazakâr
Parti ise yüzde 42’de kaldı, oy oranını yüzde 5,5 oranında artırdı ve 318
milletvekili çıkarttı ama bir önceki seçime göre milletvekili sayısında 13
düşüş yaşadı. Böylece de tek başına iktidar olma olanağını yitirdi (1). Yani
İşçi Partisi yüzde 3 puan daha fazla oy alabilse iktidar olabilecekti.
Irkçılar, göçmen düşmanları kaybettiler
Seçime
katılan diğer partilerin tamamına yakını (Sinn Féin hariç) önemli kayıplar yaşadılar. En
büyük kaybı yaşayan ırkçı, göçmen karşıtı UKIP oldu, Yüzde 10,8 oranında oy
kaybı yaşayarak sadece yüzde 1,9 oy alabildi. Yeşiller Partisi’nin kaybı yüzde
2,1 oldu.
Oy kaymaları
açısından en önemli etkiye sahip olan siyasal parti ise yüzde 1,7 oy kaybeden
İskoç milliyetçilerinin partisi olan SNP oldu. Sadece 35 milletvekili
çıkartabilen bu parti bu seçimlerde 19 milletvekili kaybı yaşadı. Buna karşılık
İrlandalı seçmeni kucaklayan Sinn Féin milletvekili sayısını neredeyse yarı
yarıya artırarak toplamda 7’ye çıkarttı.
UKIP’in
seçmeninin önemli bir kısmının Muhafazakâr Partiye değil de İşçi Partisi’ne
yönelmesi göçmen karşıtlığı politikasının gerçekte tutmadığının bir göstergesi.
Sonucu belirleyen faktör neo liberal
kemer sıkma politikaları
Bu
seçimlerin sonucunu belirleyen faktör, işçilerin, emekçilerin, işsizlerin ve
gençlerin çok ağır kemer sıkma politikalarına, düşük reel ücretlere ve sosyal
transferlerin ve kamusal hizmetlerin budanmasına karşı olan tepkileriydi.
Bu durum
örneğin gençlerin tercihlerine yansıdı ve seçimlerde genç seçmenler büyük bir
çoğunlukla İşçi Partisi’ne yöneldiler. Bu da özellikle de Muhafazakâr
iktidarların gençlere gelecekle ilgili olarak (özellikle de istihdam yaratma ve
ücretsiz eğitim gibi konularda) hiçbir umut vermemesi, izlediği politikalarla
onlardaki yabancılaşma ve dolayısıyla da sisteme karşı çıkma duygularını
körüklemesiyle ilişkili.
Nitekim
18-24 yaş arası gençlerin 2/3’ü, 25-34 yaştakilerin ise yarısından fazlası İşçi
Partisi’ne oy verdi (benzer bir durum Türkiye’de son referandumda gençler
arasındaki ‘Hayır’ oylarının yüzde 60’ı bulmasıyla kendini göstermişti).
Brexit zorda, finans kapitalin kafası
karışık
Bu
seçimlerin en ağır sonucu iktidar partisi Muhafazakâr Parti için ortaya çıktı.
Zira bu partinin bir süredir devam eden yükselişi sona ererken, ezeli rakibi
Corbyn’in yeni liderliğindeki İşçi Partisi yükselişe geçmeye başladı.
Bu anlamda
Evening Standart’daki yazısında G. Osborne’nin vurguladığı şey çok önemli: “T.
May ofiste ama iktidarda değil. Bir iktidar boşluğu var” (2). Bunun açık sonucu
yeni bir genel seçimin ufukta olması.
Ayrıca 10
milletvekili çıkartan DUP ile kurulması muhtemel bir koalisyon Hükümeti hem
Brexit görüşmelerini daha da zorlaştıracak, hem de bir süredir çözülmüş gibi
görünen İrlanda sorununu tekrar hortlatabilecek (3).
Zira böyle
bir koalisyon, seçimlerde oylarını yarı yarıya artırmış olan Sinn Fein ile bir
süre önce yapılmış olan anlaşmayı zora sokabilir (bu durum AKP’nin MHP ile koalisyonunun
Kürt sorunu konusunda AKP’li Kürt seçmen ve milletvekilleri üzerinde
yaratabileceği bir etki gibi düşünülebilir).
Bu sonuçlar
Muhafazakâr Partiyi zora soktuğu kadar, 19 Haziran’da AB nezdinde başlayacak
olan Brexit müzakerelerinde, iktidar çoğunluğunu yitirmiş bir partinin, Avrupa
sermayesi karşısında güç yitimine uğramasından dolayı, İngiliz egemen sınıfının
müzakerelerde elini zayıflatacak.
Yani AB’de
Brexit’i yönlendirecek güçlü bir İngiliz Hükümeti artık mevcut değil. Bu
nedenle de seçim sonuçları hem kemer sıkma politikalarının bundan böyle nasıl
sürdürülebileceği, hem de Brexit görüşmelerinin İngiliz egemen sınıfı lehine
nasıl yürütülebileceği konusunda egemenlerin kafasını karıştırıyor.
Bir başka
deyimle, seçim sonuçları İngiliz finans kapitali arasında paniğe neden oldu.
Bunu poundun seçimin hemen sonrasında dolar karşısında yüzde 2 değer
kaybetmesinden görebiliyoruz.
Ayrıca bu
sonuçların İngiltere’nin AB ile olan ticaretinde, ticaret hadleri, Bölge
içindeki emek gücü akışı ve Thatcher zamanında uluslararası bir finansal merkez
haline getirilen Londra’nın (City of London) finansal sermaye akımlarına ne
kadar konu edileceği gibi hususlar üzerinde ciddi etkileri olacaktır.
Yeni bir seçim ufukta
Bütün
bunlara bir de hali hazırda süren ekonomik durgunluk (İngiliz ekonomisi bu
yılın ilk çeyreğinde G -7’nin en düşük büyüyen ekonomisi durumunda), yüksek
işsizlik, artan enflasyon, poundun sürekli değer kaybetmesi gibi diğer ekonomik
sorunlar eklendiğinde, siyasal olarak zayıflamış bir Muhafazakâr iktidarın
öncülüğündeki bir koalisyon hükumetinin ömrünün uzun sürmesi beklenmemeli. Yani
bu yıl yeni bir genel seçim gündeme gelebilir. Böyle olduğunda İşçi Partisi’nin
olası bir iktidarından söz edebiliriz.
İngiliz genel seçimlerinin bir kez daha
ortaya çıkardığı bir gerçek
Kapitalizm,
işçi sınıfı başta olmak üzere toplumun büyük bir kesiminin ekonomik
sorunlarına, gelir bölüşümü adaletsizliğine ve genel olarak ekonomik durgunluk
ya da kriz gibi sorunlara kalıcı çözümler üretemiyor. Son 30 yıldır uygulanan ve
faturayı asıl olarak emekçi sınıflara ödeten, özelleştirmeyi, metalaştırmayı,
esnek istihdam ve düşük ücret politikasını, de regülasyonları,
kuralsızlaştırmayı esas alan neo liberal politikalar da artık çözüm değil.
Diğer yandan
hatırlayalım, 2008 küresel kapitalist krizi sonrasında İspanya ve Portekiz
başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde kapitalizmin sorunlarına çözüm
üretemeyen Muhafazakar sağcı partiler iktidardan düşürülmüş ve yerine sosyal
demokratlar getirilmişti. Ama onların da sonu hüsran oldu.
Çünkü egemen
sınıflar, emek karşıtı kemer sıkma politikalarını bu kez bu sosyal demokrat
partilere ve hatta Syriza örneğinde olduğu gibi sosyalizme yakın partilere
uygulattılar. Bu partiler ‘kestaneleri ateşten alma görevini’ başarıyla
uyguladılar, ama bu onların bazılarının sonu olurken, bazılarının da ciddi
itibar kaybetmesine neden oldu.
Bu tespitle
birlikte, İngiltere’de Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi’nin zaferini
küçümsemeden, hatta kendimize olan güvenimizi de tazeleyerek, şu uyarıyı da kendimize
yapmalıyız: Kapitalizm altında işçi sınıfı ve toplumun büyük bir kısmının
ekonomik ve politik sorunlarından kalıcı bir biçimde kurtulabilmesi mümkün
müdür? Yoksa sosyalizm yolunda çok daha köklü, radikal bir değişime mi ihtiyaç
var.
Bu bağlamda örneğin İşçi Partisi ve onun lideri Corbyn İngiliz
işçi sınıfının gerçek temsilcisi ve lideri midir? Yoksa bu alan hala
sosyalistler tarafından doldurulması gereken bir alan mıdır? (4)
…………
(1) The Guardian, “UK election 2017: full results”,https://www.theguardian.com/…/live-uk-election-results-in-f…, 9 June 2017.
(2) http://www.telegraph.co.uk/…/george-osborne-savages-theres…/ .
(3) http://www.telegraph.co.uk/…/george-osborne-savages-theres…/.
(4) Corbynomics konusundaki değerlendirmelerimiz için şu yazılarımıza bakılabilir: “Jeremy Corbyn: Sol için yeni bir umut mu?”, 9 Ekim 2015 tarihinde SYKP’de sunulan konferans metni; İngiliz İşçi Partisi’nin Seçim Bildirgesinden Öğrenmek”, siyasihaber.org, 31 Mayıs 2017.
…………
(1) The Guardian, “UK election 2017: full results”,https://www.theguardian.com/…/live-uk-election-results-in-f…, 9 June 2017.
(2) http://www.telegraph.co.uk/…/george-osborne-savages-theres…/ .
(3) http://www.telegraph.co.uk/…/george-osborne-savages-theres…/.
(4) Corbynomics konusundaki değerlendirmelerimiz için şu yazılarımıza bakılabilir: “Jeremy Corbyn: Sol için yeni bir umut mu?”, 9 Ekim 2015 tarihinde SYKP’de sunulan konferans metni; İngiliz İşçi Partisi’nin Seçim Bildirgesinden Öğrenmek”, siyasihaber.org, 31 Mayıs 2017.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder