TETKİKLER
KÖTÜ, HASTA KENDİNİ İYİ HİSSETMİYOR, AMA DOKTOR “İYİSİN” DİYOR
Mustafa Durmuş
14.07. 2017
Bu yılın ilk üç ayına ilişkin ekonomik
büyüme oranı açıklandı: Yüzde 5.
Ardından da yorumlar ve değerlendirmeler
gelmeye başladı. Bir toplantıda TÜSİAD sözcüsü, diplomatik bir dille, bunun
“sürpriz derecede yüksek bir büyüme hızı” olduğunu açıklarken, aynı toplantıda
konuşan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zutt “bu büyümenin Kredi Garanti Fonu
tarafından tetiklenen yapay bir büyüme” olduğu uyarısında bulundu (1).
2016 yılının son çeyreğinde yüzde 3,5 ve
ardından gelen çeyrekte, yani bu yılın ilk üç ayında yüzde 5 büyüme. “Böyle
giderse yılın geri kalan kısmında bu yüzde 6, yüzde 7... diye devam eder”
diyesi geliyor insanın. Keşke öyle olabilse.
Bunun gerçekleşmesi mümkün mü?
Konu üzerine değerlendirmeler yapan
birçok yorumcunun üzerinde anlaştıkları bazı noktaları sıralarsak (2):
-Yüzde 5 büyüme oranı beklenenin çok
üstünde.
-TÜİK’in yeni hesaplama yönteminde kullandığı veriler bu sonuca yol açmış olabilir. Dolayısıyla da bir hesaplama hatası olabilir.
-Büyüme, son 6-9 aydır aşırı biçimde sermayeye kullandırılan vergi teşviklerinin, hızla artan kamusal tüketim harcamalarının, bol, düşük faizli ve devlet garantili kredi politikasının bir sonucu. Dolayısıyla da bu teşvikler sürdürülebilir olmadığı gibi, bunların faturası ileriki dönemlerde önümüze gelecek.
- Ekonomik büyüme oranı ile büyümenin bileşenleri olan, sınai yatırımlar başta olmak üzere, diğer verilerin zayıflığı arasında ciddi bir uyumsuzluk var.
- Böyle yüksek oranda büyümüş olan bir ekonomide ortaya çıkması gereken olumlu gelişmeler yok. Tam tersine, geçen yılın ilk çeyreğine göre, işsizlik artmaya devam ediyor, yeni istihdam artışı çok cılız, kamu gelirleri artmıyor, buna karşılık bütçe açığı artıyor, turizm gelirlerinde ciddi düşüş görülüyor, enflasyon bir türlü düşmüyor, yoksul sayısı artıyor, faiz oranları çok yüksek, bu arada hanelerin ve özel sektörün borç stokları giderek büyüyor, kur ise hala 3,50’nin üzerinde seyrediyor.
Yani hasta kendini iyi hissetmiyor,
tetkiklerinin, tahlillerinin büyük bir kısmı kötü çıkmış ama doktor ısrarla
hastanın iyi durumda olduğunu söylüyor.
Sınai
yatırımlarda alarm durumu
Bu değerlendirmelerde gerektiği kadar
üzerinde durulmayan bir veri üzerine odaklanmak istiyorum.
Geçen yılın ilk çeyreğinde sabit sermaye
yatırım harcamalarındaki büyüme yüzde 6,6 idi ve ekonomi yüzde 4,5 büyümüştü.
Oysa bu yılın ilk çeyreğinde yatırım harcamalarında büyüme hızı sadece yüzde
2,2 oldu. Yani yatırım harcamaları üçte bir düzeyine kadar düştü. Buna rağmen
büyüme hızı yüzde 5 oldu. Bu nasıl mümkün olabilir ya da bunun ne tür sonuçları
olabilir?
Eğer hesaplamalarda bir yöntem hatası ya
da kullanılan verilerde bir hata yoksa bunun açıklaması TÜİK’in yaptığı gibi
olabilir (3): Harcamalar yönünden büyümeyi sağlayan faktörler; bol, ucuz kredi
ve teşvik politikaları sonucunda özel tüketim harcamalarındaki artış (yüzde
5,1), kurdan kaynaklı ihracat artışı (yüzde 10,6) ve kamunun tüketim
harcamalarındaki artıştır (yüzde 9,4).
Birkaç banka ve
holdingin kârı artınca ekonomi büyüyor
Bu büyümenin bir başka boyutunu gelirler
yönünden ele almak mümkün. Daha önceki bir yazımızda da vurguladığımız gibi (4)
bu çeyrekte bankaların kârlarını ortalama yüzde 65 oranında artırması, büyük
holdinglerin ve inşaat şirketlerinin kârlarını yine milyarlarca lira
artırmaları ve borsa kazançlarındaki süper artışlar ekonomiyi büyüttü
diyebiliriz.
Böyle bir büyümenin, yeterince ve iyi
ücretli ve nitelikli istihdam yaratmadığı, faiz oranlarını, işsizliği,
yoksulluğu azaltmadığı, işçilerin, küçük üreticilerin gelirlerini artırmadığı
için, emekçiler başta olmak üzere toplumun büyük bir kesimine somut bir fayda
sağlamadığı açık.
Bir diğer önemli husus da böyle bir
büyümenin sürdürülebilir olup olamayacağıdır. Zira kapitalizm altında ekonomik
büyüme yeni sınai yatırımlarla ve emek gücü verimliliğindeki artışlarla mümkün
olabiliyor (diğer yandan böyle bir kâr amaçlı büyüme sonucunda Dünyanın her
yerinde görüldüğü gibi emeğin ve doğanın tahribatı da kaçınılmaz oluyor. Bu
durum kapitalist üretim tarzının çözemeyeceği çelişkilerden sadece biri).
Yatırım-
ekonomik büyüme rabıtası
Yatırımlar ekonomiyi, hem doğrudan (kısa
ve orta vadede), hem de emek gücü verimliliklerini artırarak (uzun vadede)
büyütüyor. Yani sınai yatırımlar artmıyorsa (tam tersine düşüyorsa) ortaya
çıkan büyüme sadece sanal bir büyümedir, kısa vadelidir. Sorunu böyle
tanımladığımızda geleceği daha doğru tahmin etmek kolaylaşır.
Kâr ve yatırımın
politik iklimi
O halde yatırımcı neden yatırım
yapmaktan kaçınır? Bunun kabaca üç nedeni var:
İlk olarak, yatırım yeterince kârlı
değildir- yatırım maliyetleri (örneğin kredi faiz oranları) çok yüksektir.
İkinci olarak, firmalar çok borçludur, borçlarını çevirmekte zorlanırlar ve
üçüncü olarak yatırım için iyi ve güvenilir bir politik ortam yoktur, geleceğe
ilişkin ciddi belirsizlikler ve riskler söz konusudur.
İlki konusundaki en büyük sorun son
dönemde Türkiye’de bir ayağı hızlı bir finansallaşmaya yaslanan inşaat ve ranta
dayalı büyüme modelinin kendidir. Bu sektörde rantlar çok yüksek ve bu
rantların yeniden üretim hızı çok yüksek olunca ya da borsa veya devlet tahvili
getirileri sanayi kârının üzerine çıkınca, üstelik devlet bu gelirlerden aldığı
verginin oranını asgari ücretlinin gelir vergisi oranının dahi altında tutunca
(borsa ve tahvilde yüzde 0 - 10) bu sektöre yapılan finansal yatırımlar
kuşkusuz daha cazip hale geliyor.
Bir başka deyimle faiz, rant ve bununla
bağlantılı sermaye getirileri, sanayi kârının üzerine çıktığında sanayi
sektörüne giderek daha az yeni yatırım yapılıyor.
İkinci olarak, ülkede demokrasi,
toplumsal barış tesis edilmemişse, hukukun üstünlüğü sağlanamıyorsa, OHAL gibi
uygulamalar sürüyorsa, kaldırılması ufukta gözükmüyorsa ve en son olarak
Katar’a asker gönderilmesi örneğinde olduğu gibi dış politika alanında alınan
bazı alınan kararlar jeopolitik riskleri yükseltmişse, sadece yerli yatırımcı
değil, yabancı sınai yatırımcı da yeni yatırım kararı almıyor, hatta bu
kesimlerde ülkeden çıkma eğilimi ağır basıyor.
Yatırımların sürdürülebilir, istihdam ve
gelir yaratıcı bir büyüme için ne kadar önemli olduğu, aynı zamanda da yüksek
borç stoklarının yatırımları nasıl durdurduğu, en son Levy Ekonomik Öngörü
Merkezi’nin yapmış olduğu bir araştırma ile ortaya konuldu (5).
Sonuç olarak, Türkiye açısından sadece
izlenen büyüme stratejisinin, rantların ve faizlerin, özel sektörün yüksek borç
stoklarının ve kısa vadeli dış borç ödemelerinin yüksekliğinin değil, aynı
zamanda yatırımın politik ortamının da sorgulanması gerekiyor. Yani ülkenin
hızla normalleşmesi, demokratikleştirilmesi, ülkede toplumsal barışın tesis
edilmesi soyut bir ekonomik büyüme oranı tartışmasından çok daha önemli.
……….
(1) http://www.cumhuriyet.com.tr, 12 Haziran 2017.
(2)http://www.mahfiegilmez.com/…/buyuduk-ama-sorunlar-da-buyud…;http://www.hurriyet.com.tr/…/ugur-g…/buyume-neden-sasirtiyor;https://www.dunya.com/…/buyumemiz-hizlandi-hizlanmaya-ama-g….
(3)TÜİK, Dönemsel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, I. Çeyrek: Ocak - Mart, 2017,
Sayı: 24567, http://www.tuik.gov.tr, 12 Haziran 2017.
(4)http://www.realitehaber.com/…/buyuk-sermayenin-agzi-kulakl…/ .
(5)https://thenextrecession.wordpress.com/…/investment-profit-….
……….
(1) http://www.cumhuriyet.com.tr, 12 Haziran 2017.
(2)http://www.mahfiegilmez.com/…/buyuduk-ama-sorunlar-da-buyud…;http://www.hurriyet.com.tr/…/ugur-g…/buyume-neden-sasirtiyor;https://www.dunya.com/…/buyumemiz-hizlandi-hizlanmaya-ama-g….
(3)TÜİK, Dönemsel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, I. Çeyrek: Ocak - Mart, 2017,
Sayı: 24567, http://www.tuik.gov.tr, 12 Haziran 2017.
(4)http://www.realitehaber.com/…/buyuk-sermayenin-agzi-kulakl…/ .
(5)https://thenextrecession.wordpress.com/…/investment-profit-….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder